Artvin'in yüksek dağlarında bulunan gölün etrafında bir çoban koyunlarını otlatırmış. Ali isimli çoban sıradan bir günde, bu gölün etrafında gelirmiş sürü ile geldiği Velat yaylasına doğru göle doğru giderek; sürüsünü yaylamaya devam etmiş. Akşam olup yaylasına geri döndüğü zaman koyunlarından birinde bir eksiklik olduğunu görmüş. Çoban Ali karanlıkta yayladan ayrılarak sürüsündeki koyunu kaybettiği göl kenarına doğru geri gelmiş. Bu göl kenarına geldiği zaman, bir kayanın üzerinde balık bir kızın saçlarını taradığını görmüş. Bu olay üzerine gözlerine inanamayıp; merak içinde biraz daha yaklaşıp, balık kızın kendisini fark etmesini sağlanmış. Balık kız Çoban Ali'yi gördüğü zaman gülün serin sularına dalıp; tekrar gözden kaybolmuş. Bu sırada Balık Kız kayanın üzerinde tarağını unutmuş. Çoban Ali tarağı alıp; bir kenara tekrar saklanmış. Belli bir süre orada bekleyip, balık kızın çıkmasını beklemiş. Balık Kız tekrar kayanın üzerine çıktığını görmüş ve tarağı unuttuğu yerde olmadığını görmüş. Bunun üzerine Çoban Ali'nin tarağı aldığını düşünerek, çobana doğru seslenmiş. Çoban Ali bu tarağı vermek istemiyormuş. Bunun üzerine Balık Kız da ısrar ile çoban'dan tarağını geri istemiş. Ancak çobanı bir türlü ikna edememiş. Balık Kız göle tekrar inip, gölün içerisinden bir taş çıkarıp, çobana vermiş. Sonra çobana demiş ki, bu taşı kilerine koy. Hiçbir zaman bereket hanenden eksik olmasın, demiş. Çoban Ali kızın dediğini yapıp; taşı kızdan almış. Götürüp yerine koymuş ve bu tarağı geri vermiş. Buna sevinen kız gölün içerisine tekrar dalmış. Çoban Ali yaylasına geri dönmüş, bundan sonra aile bereketi kavuşmuş. Bu gölün adı böyle bir efsaneye kavuşmuş.

Başka bir rivayete göre bu gölle ilgili şöyle bahsedilmektedir: Avcılar'dan birisi bir gün akşam üzeri vakti göle doğru geliyormuş. Göle doğru ilerlediği zaman, gölün kenarında bir kızın bir kaya üzerinde saçlarını taramakta olduğunu görmüş. Yavaşça yanına yaklaşan avcı kız saçları üzerine döküldüğü için avcıyı fark edememiş. Kız fark edip kaçmaya çalıştığı sırada, kız kendini göle atmışsa da tarağını gölün kenarında düşürmüş. Bu esnada kızın kıymetli tarağı Avcı'nın eline geçmiş. Kız tekrar gölün yüzüne çıkıp, avcıya yalvarmış. Yalvarmalarına rağmen, Avcı tarağı vermemiş. Bu sırada kızın bedduasına maruz kalmış. Aynı zamanda bu avcı kıza âşık olduğunu fark etmemiş. Avcı günlerce sararıp, solmaya başlamış. Günden güne hastalığı artan avcı durumunu başından geçen olayları bir karı kocayı anlatmış. Onlarda avcı'ya iyi olması için bu kıymetli tarağı göle atmasını tavsiye etmişler. Tavsiye üzerine gölün etrafında tekrar gelmiş, tarağı göle doğru atarak; bu dertten kurtulmak istemiş. Ancak bu tarağı da atmışsa da kar etmemiş. Bu sevdasından dolayı ölüp; gitmiş.

Başka bir rivayete göre ise avcı gölün kenarına yaklaştığı sırada, gölün kenarında başını yıkadığını ve bir erkeğin de bunun başına su dökmek suretiyle, yardımda bulunduğunu görmüş. Avcıyı fark etmeyen kız, yakalanmış. Avcı kızı yakalayıp, kızı götürmeye niyetlenince, kız ' beni eşmden ayırma' diye yalvarmış. Bu yalvarmaları üzerine kızın ağlamaları karşısında merhamete gelerek; kızlı göl kenarında bırakmış. Kız göle dalarak; gözden kaybolmuş. Böylece bu göle Gözyaşı Gölü veya Kız Gölü de denilmiş.

Haritada Artvin Gözyaşı/Kız Gölü.

1 Yorum Yapılmış "Artvin Gözyaşı Gölü"